Patente Dayalı Ekonomik Kalkınma Stratejisi

Ulusal Fikri Mülkiyet Stratejisi; patent, faydalı model ve tasarım gibi sınai mülkiyet haklarını en üst düzeyde korumak ve teşvik etmekle başlar. Bu hakların korunması ve teşvik edilmesi ekonomik kalkınmanın en önemli unsurlarından birisidir.

Patent sistemi, fikri mülkiyet sisteminin önemli parçasıdır.

21.yüzyılda bilgi ekonomisinin hızla geliştiği bir dönemde, yenilikleri korumak, patent sistemini teşvik etmek, patentli teknolojilerle rekabet etmek, ekonomik ve sosyal gelişmelerin giderek önem kazandığını göstermektedir. İnternet kullanımının hızla yaygınlaştığı günümüzde, patent artık teknolojik bir istihbarat aracı olarak kullanılmaktadır. Patentin bir rekabet silahı olarak kullanıldığı gerçeği artık herkes tarafından kabul görmektedir.

Kamu kurumlarının, sanayicilerin, ticari işletmelerin, teknokentlerin ve üniversitelerin patentin avantajlarından daha fazla yararlanmasının temini için stratejiler geliştirmemiz gerekmektedir.

En öncelikli yapılması gereken patent konusunun ülke gündemine alınmasıdır. Türkiye genelinde başta Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve Türk Patent ve Marka Kurumu olmak üzere tüm, patent vekilleri, üniversiteler, teknokentler, organize sanayi siteleri, sanayici ve işadamı dernekleri, yazılı, görsel ve internet medyasının da katılımıyla patentin önemine dikkat çekilmeli ve Türkiye Patent Hareketi başlamalıdır.

Organize sanayi siteleri patentin önemine dikkat çeken afişlerle donatılmalıdır. Türk Patent ve Marka Kurumu bilinçlendirme çalışmalarında medyayı gerek doğrudan tanıtıcı reklamlarla gerekse, spot reklamlarla patentin önemine dikkat çekmeli ve bunları gece geç saatlerde değil de en çok izlenen saatlerde yapmalıdır.

Patent vekillerinin reklam ve tanıtım faaliyetleri hükümetçe desteklenmelidir. Patent vekillerinin yapmış olduğu işlemlerde alınan KDV düşürülmelidir. Patent vekili firmalarda çalışan mühendisler ve teknik personel de ar-ge personeli kapsamında değerlendirilmeli ve ar-ge destekleri kapsamına alınmalıdır.

Patent tescil işlemlerine TÜBİTAK tarafından sağlanan teşviklerin kapsamı genişletilmeli ve bu konudaki prosedürler azaltılmalı hatta patent başvurusu yapıldığı anda ödenmelidir.

Üniversitelerin teknik bölümlerinde patent zorunlu ders olarak okutulmalı, teknik bölümlerden mezun olan mühendisler patent araştırma ve patent dosyası inceleme yöntemlerini bilerek mezun olmalı, hatta bitirme tezlerini en azından faydalı modele konu bir ürünle yapmaları sağlanmalıdır.

Hatta Çin’de yapıldığı gibi patent ve faydalı model başvurusu yapanlar devlet tarafından para verilerek ödüllendirilmelidir. Bu uygulama en az 5 yıl devam etmelidir. 5 yıl sonunda görülecektir ki, patent ve faydalı model sayısında gözle görülür artışlar meydana gelecektir. Patent sayısındaki artış da sonuçta istihdamda artışa yol açacaktır. Patent sayısındaki artış aynı zamanda katma değerli ürünlerin sayısında da artışı tetikleyecektir. Patent sayısı arttıkça ülkemizin ihracatı da artacaktır. Bütün bunlar aynı zamanda yatırımların da artmasına vesile olacaktır. Dolayısıyla devletimizin aldığı vergi miktarı da artacak ve ülkemiz daha da zenginleşecektir.

Bütün bunların olması için sanayimizin patent konusunda çok agresif davranması gerekmektedir. Yıllık patent hedefi belirleyip, patenti bir rekabet unsuru olarak kullanmaları gerekmektedir.

Sanayicilerimiz patent konusunu ajandalarının en önemli maddeleri arasına almalı ve firmalarında patent kültürü oluşturmalıdır. Yabancı ülkelerdeki patentleri inceleyerek, yeni teknoloji trendlerini takip etmelidir.

Son söz:

“Bir buluş yap ülken kazansın!

Bir buluş yap firman kazansın!

Bir buluş yap sen de kazan!”

10 yıl sonra patentte dünyanın ilk 10 ülkesi arasına girmiş bir Türkiye dileklerimle, bütün okuyuculara saygılar sunarım.

Saygılarımla,

Av. Ali ÇAVUŞOĞLU

Türkiye Patent Hareketi Platformu Başkanı

Avrupa Patent ve Marka Vekili



Bu site kullanıcı deneyimini geliştirmek için çerezler kullanır. KVKK uyarınca haklarınızı öğrenmek için KVKK Aydınlatma metnimizi inceleyebilirsiniz.