Patent tescilinin avantajları arasında ilk sıraya; patentin buluş sahibine verdiği tekel hakkını koyabiliriz. Patent sahibi söz konusu hakkıyla istiyorsa üretim yapabilir, istiyorsa lisans verebilir, istiyorsa da patentini satabilir. Ayrıca buluşunuzu patent ile korumadığınız takdirde; ürünü piyasaya sunup, tanıtıp, para kazanmaya başlamadan taklitleri ile karşı karşıya kalmanız oldukça muhtemel. Fakat buluşunuzu patent ile tescillediğinizde başvuru tarihinden itibaren 20 sene boyunca buluşun kullanımı, üretilmesi ve satılması haklarına sahip olursunuz. Bu da beraberinde pazarda rekabet gücünüzü artıracak veya rekabet edilemez bir pazarın kapılarını açacaktır.

Diğer taraftan firmanın sahip olduğu patent sayısının firmaya kattığı pozitif bir imaj da söz konusudur. En başta şirketinizin pazar ve marka değerinin yükselmesini beraberinde getirecektir. Bilginin önemli bir güç olduğu günümüz dünyasında, patentin sanayi ve ticaretin gelişimine sağladığı katkı da yadsınamaz seviyede. Dünyadaki teknik bilginin yüzde 80’inin patent dosyalarında mevcut olduğundan yola çıkarsak da patentin teknoloji için ne denli önemli bir kaynak konumunda olduğunu görebiliriz. Burada patentin kişiye sağladığı ticari katkının çok daha ötesinde bir fayda söz konusudur. Toplumsal hatta evrensel bir faydadan söz edebilmek mümkündür. Diğer taraftan marka tescilinin sağladığı avantajları ele aldığımızda; 10 yıl boyunca markanızın koruma altına alınması, ürünlerinizin taklit edilmemesi, firmanıza artı değer kazandırılması ve tüketici ile aranızda marka sadakati oluşmasına imkan tanıması olarak sıralayabiliriz. Ayrıca altını çizerek belirtmek isterim ki sahip olduğunuz ya da olacağınız marka, patent ve tescil belgeleri, duvara asılacak bir belgeden ibaret değildir. Bu belgelerin firmalara sağladığı haklar sermaye niteliği taşımaktadır.

Hatta bazı markalarda, marka değeri firmaların piyasa değerinin kat kat üzerindedir. Sektörün geneline bakıldığında en çok marka başvurusunun reklam, büro, ithalat, ihracat ve mağazacılık hizmetlerinde olduğu, ikinci sırada elektronik aletlerin yer aldığını, tekstilin ise üçüncü sıranın sahibi olduğunu görüyoruz. Firmamıza yapılan marka başvurularında ilk sırada tekstil yer almakta, daha sonra gıda, mağazacılık ve kimya sektörleri gelmektedir. Patent ve faydalı model başvurularında ise ilk sıralarda makine ve alet edevat yer almakta. Marka tescilinin ülkemizde gelişmiş bir seviyede olduğunu söylemekle birlikte patent konusunda aynı durumdan söz edebilmenin şu an için neredeyse imkansız olduğunu görüyoruz. Güney Kore’de yıllık patent sayılarının 150.000’i geçmiş olmasına rağmen; ülkemizde yılda 2.500 adetler seviyesinde olmamız içler acısı durumumuzu göstermektedir. Bu bilincin artırılması için Türk Patent ve Marka Kurumu’na, ticaret odalarına, üniversitelere, sektörel derneklere, bu sektörde hizmet veren biz firmalara ve tabi ki basın ve yayına görevler düşüyor. Bilgilendirme çalışmasına hepimiz daha fazla ağırlık vermeliyiz.

Öncelikle bizler hedef kitleye/müşterilerimize tescilin sağladığı avantajları anlatmalıyız. Sektördeki her kurum ve kuruluşun bu bilincin oluşması ve yaygınlaşması için yapabileceği pek çok şey var. Gerek ortaklaşa projeler yürütebiliriz gerekse birbirimizin projelerini destekleyebiliriz. Ayrıca üniversitelerimizin de bu konuda çok daha aktif bir rol üstlenmesi gerek. Temmuz 2009’da üniversite sayımız 139 iken üniversite başına düşen patent sayısı ne yazık ki 0,2. Farklı bir ifade ile 139 üniversitemizin toplam patent başvurusu sadece 28 adet. Yabancı üniversitelerin Türkiye’deki patent sayısı ise 337 adet. Bu rakam bizim 12 katımıza denk geliyor. Daha çarpıcı olan bir diğer veri ise yabancı üniversitelerin Avrupa’da aldığı patent sayısının 100 bin adedin üzerinde olması. Tüm bu veriler üniversitelerimizin patent fakiri olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Bu durumu düzeltmek için pek çok şey yapılabilir. Örneğin öğretim üyelerimizi buluş yapma konusunda teşvik edebilir, akademik kariyerinde yükselmesini kolaylaştırabiliriz veya patent dersini üniversitelerimizde zorunlu tutabiliriz. Dünyanın en çok patent alan üniversitelerine bakıldığında bu okullarda üniversite sanayi işbirliğinin ileri seviyede olduğu, patentin sanayi şirketleri ve üniversitelerle ortak alındığını görürüz. Türk sanayicisinin marka tescili konusunda yeterli bilince ulaştığını görüyoruz. Fakat patent konusundaki mevcut durumları yeterli seviyede değil henüz. Bu sanayi sektörünün sahip olduğu patent sayısından net bir şekle görülebiliyor.

İlk önce üretilen veya planlanan ürünler üzerinde, başkalarının patent veya faydalı modelle ilgili bir tescilinin olup olmadığının mutlaka araştırılması gerekir. Ürünler üzerinde yapılan en küçük gelişmenin bile küçümsenmeyip patent veya faydalı model olarak tescil edilmesi oldukça önemlidir. Türk Patent ve Marka Kurumu ayda bir patent bülteni yayınlamakta, buradan hem geleceğe yönelik planlarını belirleyebilir ya da revize edebilirler hem de rakipleri tarafından yapılan patent veya faydalı model başvurularını görebilirler, Ar-Ge çalışmalarına yön verebilirler, eğer ihracat yapan bir firmaysa ürünlerini yurt dışında da koruma altına alması gerektiğini unutmamalılar. Dünyadaki gelişmeleri takip etmek firmalar için bir fırsat niteliğinde çünkü bu bilgiyi edinmek için ilave personel ya da bütçe gereği yoktur ve tabi ki yapılan her yeniliği ürünü piyasaya sürmeden patent, faydalı model veya tasarım tesciline başvurmalılar.

Patent başvurusunun mutlaka konusunda uzman bir mühendis ve patent vekili danışmanlığında hazırlanması gerek. Çünkü bir şirketin veya şahsın belki de geleceğini kurtaracak, rakipleri ile arasında fark yaratacak bir patent dosyasının hazırlanmasında yapılacak küçük bir yanlışlık bile ileride patent haklarının kısıtlanmasına veya patent ihlalinin kolaylaşmasına veya bazen de patent dosyasının geçersiz sayılmasına yol açabilir. Bu bağlamda binlerce bazen milyonlarca lira kazanç sağlayacak ve durumuna göre 7 yıl veya 20 yıl sektöründe tekel hakkı sağlayacak bir hakkın korunması için birkaç bin lirayı çok görmeden patent dosyasını konusunda uzman patent mühendisi ve patent vekillerine hazırlatılması çok önemlidir. Patent dosyasının hazırlanması teknik ve hukuki bilgi gerektirir ve aynı zamanda patent dosyasının kendine özgü formatları bulunmaktadır. Bu nedenle patent dosyasının hazırlanması ve tescilinin takibi için patent vekiliyle çalışma zorunluluğu bulunmasa da patent tescilinin önemi bakımından ve dosyanın hazırlanması ve tescil prosedürünün (yaklaşık 3 yıl) uzunluğu ve karmaşık yapısından dolayı patent vekili ile çalışılması çok faydalıdır. Ayrıca seçeceğiniz patent vekili mutlaka mühendis olmalıdır. Hatta sizin buluşunuzla ilgili bir mühendis olması oldukça faydalıdır. Diğer taraftan tecrübesi, patent mevzuatına ne kadar hakim olduğu da önemli diğer noktalar arasında gelmekte. Size artı sağlayacak hizmetlerinin olması, sizin ve firmanız için önemli katkıları da beraberinde taşıyacaktır.

Firmaların ürünlerinde ve hizmetlerinde kullandıkları isimleri ve ürünlerini tescil ettirmeleri kendileri ve firmaları açısından oldukça önemli. Ayrıca ihracat yapıyorlar ise ürünlerini yurtdışında da koruma altına almaları gerekmekte. Yeni ürün ya da sistem yaptıklarında ve bunu patent ile tescil ettirdiklerinde pek çok avantaja sahip olacaklarını unutmamaları ve ihmal etmemeleri gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca kendi sektörlerinde yapılan patent, marka ya da tasarım başvurularından haberdar olmaları rakipleri ile arasındaki farkı kapamada oldukça önemli bir bilgi niteliğindedir. Tüm bu sebeplerle kendilerini hem sektörde bir adım öteye götürecek hem ürünlerini ve firmayı güvence altına alacak hem de en iyi ve doğru hizmeti alabilecekleri danışmanlık firmaları ile çalışmaları gerektiğinin altını çizmek isterim.

Saygılarımla,

Av. Ali ÇAVUŞOĞLU
Yönetim Kurulu Başkanı
Türkiye Patent Hareketi Platformu



Bu site kullanıcı deneyimini geliştirmek için çerezler kullanır. KVKK uyarınca haklarınızı öğrenmek için KVKK Aydınlatma metnimizi inceleyebilirsiniz.